Samstag , 21 Dezember 2024
Home / Aktuell / Bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz yok! Ni una menos! ROZA ÖZGÜR

Bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz yok! Ni una menos! ROZA ÖZGÜR

25 Kasım 1960, Mirabel kardeşler Dominik’te tecavüz edilerek vahşice öldürüldü.* Fakat Mirabel kardeşler öldürüldükten sonra olanlar bu vahşetin asıl sorumlularını ve 25 Kasım kadına yönelik şiddetle mücadele gününün aslında ne anlama geldiğini kavramamızı sağlıyor.
Mirabel kardeşler Latin Amerika’daki diktatörlüğe karşı mücadele ediyorlardı ve arabalarından zorla indirilip tecavüz ve işkenceyle katledilmelerinden önce birçok kez hapis cezalarına çarptırılmışlardı. Onların kararlılıkla sürdürdüğü özgürlük ve insan hakları mücadeleleri Trujillo diktatörlüğüne tehlike oluşturuyordu. Katledilmelerinin ardından Mirabel kardeşlerin araba kazası sonucu hayatlarını kaybettiğine dair bir haber çıktı.
Kadına yönelik şiddetten söz ederken, bu şiddetin istisnai ve sadece fiziksel bir şiddet olmadığını; aksine erkek egemen düzen içerisinde, hetero-patriyarkada köklerini bulan ve sistematik bir şekilde hayatın her alanına yayılıp türlü şekillere bürünerek karşımıza çıkan bir şiddet olduğunu biliyoruz.
“Ağaç, toprak, hava, su, hayvan ve insan dâhil bir canlıya zarar veren veya canına kasteden fiziksel ve psikolojik her çeşit eylem şiddettir. Şiddet, fikir özgürlüğü, hukuk ve adaletin olmadığı toplumlarda artar.”*
Mirabel kardeşler öldürüldükten sonra da şiddete maruz kaldılar. Araba kazası diye haber çıkarmak da kadına yönelik şiddettir. “Kadın kocasından boşanmak istediği için öldürüldü” diye başlık atmak da şiddettir. Kadının özgür iradesini ve isteklerini hedef alan bir algı yaratılması ve şiddetin bu anlamda normalleştirilmesi, evet bu da şiddettir. “Koronaya karşı aşıyı bulan bu erkek ve bu erkeğin eşi olan şu kadın” demek şiddettir. Onları; kendi hayatlarının öznesi olmaktan çıkaran, ancak bir erkeğin varlığıyla/eşliğiyle hayat bulabilen varlıklar olarak gören her söylem, şiddettir. “Kadın taciz edilmiş fakat şort giyiyormuş” demek şiddettir. “Bu kadar sesli konuşma, bu kadar gülme” demek şiddettir. “Erkekler böyle, onları anlamalısın” demek şiddettir. “Ne zaman evlenip çocuk yapacaksın” demek şiddettir. Kadınların ve lgbtiq+’ların kendilerinin dizayn etmesi gereken yaşamlarına, sırf toplumsal atanmış cinsiyetlerinden dolayı belirli görevler yüklemek; bu şiddettir. Evlenilip çocuk yapıldığında ev işlerinin ve çocuk bakımının görünmeyen emek olması şiddettir. Günlük hayatta toplum tarafından şiddet olarak algılanmayan, fakat kadınların özgür yaşam haklarına saygı göstermediği apaçık, aile, arkadaş, okul gibi bütün o küçük baskı birimlerinden gelen, “küçük”/küçümsenen söylemler ve eylemler şiddettir.
Türkiye’de sene başından beri, yani 327 günde, toplam 253 kadın öldürüldü ve 715 kadın şiddete maruz kaldı.* Bu rakamların bize gösterdiği, devletin toplumdaki cinsiyet ayrımcılığını, kadın düşmanlığını desteklemesinden başka bir şey değildir. Faillerin %65i koca/eski koca/sevgiliydi.* 25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı mücadele gününde “ölmek istemiyorum, yaşamak istiyorum” diyebilmek için yapılmak istenen yürüyüşün yasaklanması şiddettir.* Bu korkunç istatistiğe rağmen İstanbul Sözleşmesi’nin tartışılması… şiddetin kendisidir. Bir erkeğin bir kadına nasıl tecavüz ettiğini anlatırken, arkadaşının sadece erkek için endişelendiği, fakat tecavüzcü erkeğin bunun üzerine “daha önce de yaptım, bana bir şey olmaz”* diyebildiği(!) bir ülkede yaşıyorsak eğer, bu şiddettin sistematik boyutuyla ilgili daha çok düşünmeliyiz.
25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı mücadele gününde bu yüzden vurgulamak istiyoruz: Hepimiz bir sistem içerisinde bizden önce var olmuş bir toplumsal gerçekliğin içerisine doğuyoruz. Fakat aynı zamanda bu toplumun bireyleri olarak sistemin en küçük birimlerini oluşturuyoruz. Dolayısıyla var olan gerçekliğe karşı duruşumuz; onu değiştirmeye mi, yoksa yeniden üretmeye mi yarayacak?
Bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz yok! Ni una menos!
24.11.20
Roza Özgür

*Kaynaklar:
https://gaiadergi.com/mirabel-kardesler-25-kasimin-kanli-tarihi-sokaklari-bos-birakmiyoruz/
https://bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/234827-erkekler-327-gunde-253-kadini-oldurdu-715-kadini-yaraladi
https://bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/234868-buket-uzuner-uyduruk-eril-masallar-yikildi-gercek-ortaya-cikiyor
https://gazetekarinca.com/2019/11/beyoglu-kaymakamligindan-25-kasim-yuruyusune-yasaklama/
https://www.tr724.com/tecacuz-zanlisi-musa-orhanin-mesajlari-ortaya-cikti-sikinti-yok-almazlar-daha-once-de-deneyimim-var-gardasim/

Diğer Başlıklar

DER GENOZID VON DERSIM 1937-38 WIRD FORTGESETZT!

DER GENOZID VON DERSIM 1937-38 WIRD FORTGESETZT! DERSIM 37-38 XO VIRA NEKEME! Trotz der 84 …

DER ARMENISCHE VÖLKERMORD WIRD FORTGEFÜHRT!

DER ARMENISCHE VÖLKERMORD WIRD FORTGEFÜHRT! An die Presse und die Öffentlichkeit Mit dem Völkermord an …

Die Istanbuler Konvention «Es ist das Recht auf Leben» kann nicht abgeschafft werden!

Die Istanbuler Konvention «Es ist das Recht auf Leben» kann nicht abgeschafft werden! Istanbul Konvention; …

Bosporus widersteht, bestimmt seine Seite für Arbeit, Demokratie, Freiheit und Gleichberechtigung!

Bosporus widersteht, bestimmt seine Seite für Arbeit, Demokratie, Freiheit und Gleichberechtigung!Arbeiterinnen,Arbeiter,Jugendliche;Die Proteste, die am Morgen …