Biz bir grup yoldaş T.C.’nin Malatya zindanlarında yatarken “Ben cezaevinde de sosyalizmi yaşarım ” diyecek kadar daima iyimser olan Mir yoldaşın yolu her zamanki adresine, cezaevine yine düşmüştü. Mirali yoldaş, daha önce 12 Eylül yıllarında 4 yıl kadar hapis yatmış, 1985’te tahliye edilmiş, ama bu kez KKP operasyonunda yine yakalanmıştı. Yıl 1986. Mirali yoldaş 50’li yaşlarında ve işte yine yanımıza gelmişti. Bizler bir çok yoldaş hemen Mir yoldaşın etrafını sardık. Kısa bir hal hatır sorduktan sonra sorularımıza geçtik: ”Sevgili yoldaşımız, anlat bakalım dışarda halklarımızın hali nasıl, partimizin durumu ne, ne yapmak istiyor” diye sorduğumuzda yoldaş aynen şöyle dedi: “Yoldaşlar bildiğiniz gibi bizler zahmetli uğraşlardan sonra dereleri çaylarla birleştirdik, çayları nehire kattık ki ülkemizin bağları bahçeleri sulansın, bolluk bereket gelsin. Nehirin önüne de baraj yaptık ki elektrik üretsin, ülkemizi aydınlatsın. Üzülerek belirteyim ki cezaevlerinde yatan yoldaşları temsilen katıldığım Şam’daki III. Kongre’de parti içinde bir grubun, sağ reformist bir çizgiye saptığını ve bizlerin hep birlikte kurduğu o barajın trafosuna dinamit koyduğunu gözlerimle gördüm. Oylar eşitti, benim oyumla dengeyi parti lehine değiştirdim, sağ reformist çizgiyi durdurdum. Yoksa TKEP’i fesh edip, TKP’ye katılma kararı aldıracaklardı” diye söze başladığında bütün yoldaşlarımız Mir yoldaşın etrafında daha da kenetlenerek okuma yazmayı cezaevinde yoldaşlardan öğrenmiş olan o büyük insanın sınıf sezisiyle anlattıklarını merakla dinledik.
Halklarımıza, davaya ve partimize olan bağlılığın bir gereği olarak zindanlarda, dağlarda, alanlarda, çetin yeraltı koşullarında mücadeleyi sürdüre sürdüre on yılları geride bırakan parti üyelerimiz 2016 yılına geldiğimizde Mir yoldaşın tasvir ettiği biçimde ”trafoya dinamit koyup, patlatmaya yeltenen” yeni bir tasfiyecilik saldırısıyla karşı karşıya kalacaktı. 1986 yılında KKP Genel Sekreteri sıfatıyla yakalanan şahısın başçekiciliğindeki tasfiyecilik 2016’da yapılan KKP 7. Kongresine ”KKP’yi fesh etme” ve bu şahsın başında bulunduğu legal partiye iltihak etme önerisiyle geliyordu. Yıllar önce KKP’den istifa ettiği ve bir daha da KKP’ye geri dönmediği, hiçbir KKP örgütünde artık görev almadığı halde kendini sırrından sual olunmaz Tanrı yerine koyup halen KKP Genel Sekreteri olduğunu zanneden şahıs partimize musallat olmuş ve partimizi tasfiye etme startını vermişti. Ancak Mir yoldaşın yıllar önce ”durun dediği” ve kendilerine geçit vermediği Tanrı arayıcıları 7. Kongre’de KKP’yi fesh etmeyi başaramadılar. Kongrenin ezici çoğunluğu KKP’nin tüzel varlığının devamına karar verdi; yeni bir MK seçti, sabotaj boşa çıkarıldı.
Fakat illâ KKP’yi fesh etmeye ahd etmiş bu şahıs ve yasal partisi uğursuz niyetlerinden vazgeçmemişti. Olağanüstü bir kongrede bu emellerine nail olacaklarını umuyorlardı. Mart 2016’daki 7. Kongre’nin seçtiği Merkez Komitesi 8. Kongreyi olağanüstü toplamaya karar verdi. Mayıs 2017’de 8. Kongre olağanüstü toplandı. KKP’yi fesh etmek isteyen tayfa bu kez biraz daha fazla oy kazandı. Ama çoğunluğu sağlayacak kadar değil. Yapılan bir kaç oylamada azınlıkta kalan sağ oportünist fraksiyon kongrenin birinci günü sonuna doğru MK raporunun oylanmasında da azınlıkta kalınca yelkenleri suya indirdi ve kongreyi terk etti. Partimize kendilerine ”Tanrı yoldaşları olsun” dilemek dışında yapacak şey kalmadı.
Böylece 2017 yılı partimizi tasfiye etmek isteyenlerin tasfiye olduğu bir yıl oldu. Bütün yoldaşlar yaşayarak gördük ki partimizde tüzüğümüzün öngördüğü süreler içinde düzenli kongre yapmak adeta unutulmuş, parti kurumları ortadan kaldırılmış, parti kollektivitesi yok edilmiş, işçi sınıfı ve yoksul köylülükle ilişki kesilmiş, partimizin kadın, gençlik örgütlenmesi yok edilmiş, aydınlarımız tırpanlanmış. Tabiri caiz ise partimiz köksüz bırakılmış. Ülkemizin ulusal kurtuluş mücadelesinden uzak durulmuş, bölge devrimci hareketleri ile ittifaklardan kaçınılmış, alanlardan ve açık direnişlerden kaçınılmış, partimiz ülkede fiilen çoktan tasfiye edilmiş.
İşte böylesi bir atmosferde partimizin tarihten silinmesine dur demek için parti içerisinde yoğun bir tartışmanın neticesinde son iki yılda iki genel kongre ve iki genel konferans gerçekleştirerek partimizin karşı karşıya olduğu tasfiyeci girişim boşa çıkarıldı. Tasfiyeciler azınlığa düşünce 8. Kongreyi terk ederek kendi kendilerini partimizden tasfiye ettiler. Partimiz 8. Kongre ile yeniden kuruluş amaçlarına dönerek Marksizm – Leninizm ışığında barışçıl ve barışçıl olmayan, yasal ve yasal olmayan bütün mücadele biçimlerini uygulayan komünist partinin gerekliliğinin ve zorunluluğunun altını bir kere daha kalın biçimde çizdi. Ülkemiz Kurdistan gibi ülkelerde somürgeci rejimin yasalarına sığınarak ulusal ve sosyal kurtuluş mucadelesinin verilemeyeceğini bilince çıkardı.
Sekizinci kongremizin parolası olan “Bilinçte ve kavgada daha çok KÜRDİSTANLILAŞMA, GENÇLEŞME, KADINLAŞMA, PROLETERLEŞME” konusu en acil örgütsel ihtiyaç durumundadir. Kongremizin bu yöneliminden hareketle her şeyden önce parti kollektivesini yeniden gerçekleştirmek gerektiği; buna uygun olarak kişilerin kendini partinin yerine koyma, bir yoldaşın deyimi ile ”herkesin bir cumhuriyet olma” eğilimini ortadan kaldırma ve parti organlarını öne çıkarmanın bizi başarıya götüreceği 2017 yılı boyunca sergilediğimiz mücadele pratiği ile net biçimde kanıtlandı.
Kongre sonrası oluşturulan kadın örgütlenmesi, yayın kurulu, disiplin kurulu vb. kollektif merkezi örgütlenmelerimizle gördük ki bütün imkansızlıklara rağmen parti olarak kol kola girip yürüdüğümüzde her zorluğu kollektif çalışma ve emekle yenebiliriz .
Partimizin hafızası olan merkez yayın organımız yıllardır yayın hayatından kaldırılmış; adeta tarihten silinmiş durumdaydı. Yayın kurulumuz KKP’nin merkez yayın organı DENGE KURDISTAN’ı Ağustos ayında yeniden Kürdistan yayın hayatına armağan etti. Bunun yanında KKP internet sitesi ve DENGE KURDISTAN dijital ortamda da halklarımızın hizmetine sunuldu. Geceli gündüzlü çalışarak tarihimizle bu gün arasındaki köprüyü yeniden kuran yayın kurulumuza selam olsun.
Ekim devriminin 100’üncü yıl dönümünde partimizin kadın örgütlenmesinin temellerini atan ve başarılı bir Ekim devrimi kutlaması organize eden kadın yoldaşlarımızın gerçekleştirdikleri ilk toplantılarında yaşadıkları coşku, samimiyet ve yoldaşlaşmaları heyecan vericidir. Henüz emekleme döneminde olan kadın örgütlenmesinin başarılı çalışmalarından parti olarak onur duyuyoruz; aldıkları kararları selamlıyoruz.
Partimizin ”gençleşme”sinin ilk adımları olan gelişmeler sevindiricidir. Gençliğin coşku ve dinamizmini partiye taşıyan genç yoldaslarımıza yeni bir yıla başlarken ”hoş geldiniz yoldaşlar” diyoruz. Başta ülkemiz Kürdistan’da olmak üzere Türkiye’de ”ben” merkezci zihniyeti yıkarak kollektif örgutlenme ve davranışı ön plana çıkararak çabalarını yoğunlastıracaklarına olan inancımızla kendilerini selamlıyoruz.
Ali Rıza Köse ve Köylü Mehmetlerin (Mehmet Ayık) temellerini attıkları küçük üreticilerin direniş ve mücadeleleri başta Semsur (Adıyaman) olmak üzere Kürdistan ve Türkiye’nin değişik kentlerinde yeniden filizlenmiş bulunuyor. Küçük üreticilerin direniş ve mücadelelerine, bunların 70’li yıllarda kırsal kesimde faaliyet yürüten yoldaşlarımızın emeklerinin ürünü olduğunu bilince çıkararak yaklaşmalıyız.
Malatya’da Alevi halkımızın evlerinin işaretlenerek yeniden bir Maraş, Çorum ve Sivas katliamı hazırlığında olduğunu sergileyen sömürgeci TC rejimine karşı nasıl davranacağımızı Mustafa Akdenizlerin, Devrimci Alilerin, Elmas kardeşlerin direniş ve mücadele geleneğinden öğreneceğiz.
Türkiye’de sınıfa bakış açımıza ve yaklaşımımıza İzmir Tariş direnişi çadırlarında abideleşen, idam sehpalarında sınıfın sesi olan 13 Mart kahramanlarımız ve İzmir meydanlarının eylemcisi KKP MK üyesi Tuncay Atmacalar ışık tutuyor.
Bugün ülkemizde örgütlü illegal parti çalışmasının yürütülmesi kahramanlıkların en büyüğüne eşdeğerdir. Bizler biliyoruz ki devrim yolu zordur, çetindir. Yine biliyoruz ki gerektiğinde emekliyerek yürüyüp partimizi başta işçi sınıfı, yoksul köylülük, gençlik ve kadınlarla buluşturup ulusal kurtuluş ve sosyalizme yürüyüşümüzü zaferle taçlandıracağız. Başka da seçeneğimiz yoktur .
Sömürgeci Tayyip Erdogan rejimi 2017 yılı boyunca Kuzey Kurdistan’da günlerce havadan karadan şehirlerimizi bombalayarak yaşlı – genç demeden binlerce insanımızı katletti. On binlerce halkımız evsiz sokaklarda kaldı. Annelerimiz evlatlarının cenazelerini günlerce sokaklardan kaldıramadı, gençlerimizin cenazeleri Tomalara bağlanarak caddelerde sürüklendi.
Güney Kürdistan’da bağımsızlık referandumu yaptınız diye faşist, ırkcı, dünyanın en barbar sömürgeci devletleri Türk, İran ve Irak devletleri kendi aralarında anlaşıp, bağımsız Kürdistanı engellemede bütünleşerek ordularıyla ve para militer kuvvetleriyle başta Kerkük olmak üzere Kürdistanın bir kısmını yeniden işgal ettiler. Bunlardan İran hergün bir kaç gencimizi idam ederek Türk devletiyle Kürtleri öldürmekte yarış içerisinde. Sömürgeci Türk devleti Kuzey ve Güney Kürdistan’da kan dökmekle doymadığı gibi Kürdistana Rojava’yı işgale hazırlanıyor.
Bu yıl da maden ocaklarında yüzlerce isçimiz emekçimiz katledildi, aydınlarımız KHK’lerle işinden atıldı, insanlarımız açlıkla terbiye ediliyor. Olağan hale getirilen Olağaüstü Hal (OHAL) rejimi altında toplum öyle terorize ediliyor ki her gün gün yüzlerce insanımız göz altına alınıyor, tutuklanıyor, hapse atılıyor. Başta HDP eş başkanları, milletvekilleri ve belediye başkanları olmak üzere binlerce Kürt siyasetçi, gazeteci, yazar, aydın hapiste tutuluyor. Erdoğan rejimi özellikle kadın muhalifler üzerinde katmerli terör estiriyor, kızlarımız otobüslerde dolmuşlarda sokaklarda saçlarından sürüklenilerek dövülüyor, hapsediliyor, öldürülüyor. Bu da yetmiyor 70 yaşında hayatını kaybeden analarımızın mezarlarına saldırılıyor. Hediye ana, Berfo ana gibi analarımız gözaltında kaybettirilen evlatlarının yerleri halen belirsiz mezarlarını göremeden 70’li 80’li yaşlarda aramızdan ayrıldılar.
Çocuk yaştaki yüzlerce evladımız sömürgeci Türk devletince katledildi. Sömürgeci güçlerle girilen savaşta yüzlerce peşmerge ve gerillamızı kaybettik. Savaşçılarımızın halklarımız için girdikleri kahramanlıkları hep saygı ile hatırlayacağız ve kahramanlıklarından ögreneceğiz.
2017 yılında önemli kayıplarmız oldu: Güney Kürdistan’da Kürdistan Komünist Partisi önderi Aziz Muhammet, Goran Hareketi lideri Newşirwan Mustafa ve YNK’nin önderi Mam Celâl’i kaybettik. 2017 yılınada güneyde ortaya çıkan gelismelere dönüp baktığımızda ne kadar değerli önderlerin kaybedildiği anlaşılacaktır.
Bütün gelişmeler bize gösteriyor ki ülkemizde ulusal kurtuluş ve sosyalizm uğruna mücadele etmenin olanakları artıyor. Yeter ki bizler Marksizm -Leninizm düşüncesi doğrultusunda “sımsıkı birleşmiş bir avuç insan sıkıca el ele tutarak sarp ve zahmetli bir yolda” yürüyüşümüzü sürdürerek; eksik ve zaaflarımızdan arınarak, işçi ve emekçi kitlelere gidelim. İnanıyorum ki o zaman partimiz KKP’yi lâyık olduğu yere taşıyacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle başta bütün işçi ve emekçiler olmak üzere halklarımızın ve sevgili yoldaşlarımın 2018 yılını kutluyorum .
YARINLAR ULUSAL ÖZGÜRLÜK VE SOSYALİZM İÇİN SAVAŞANLARIN OLACAKTIR.
15 Aralık 2017 Hüseyin İşli