Efrîn, Suriye’de huzurun ve güvenliğin en yüksek olduğu bölge idi. İnsanlık değerleri için büyük acılar çekmiş. En üst düzeye kadar insanlık onuruna sahip çıkmış. Suriye’nin genelinde sadece Efrîn bölgesinde çete grupları yerleşemedi, yaşam alanı bulamadı. Çünkü Efrîn kültürü hiçbir zaman terörü tanımadı.
Yüzlerce Efrîn evladı ve genci sadece Suriye’nin birliği ve bütünlüğünü savunmak için cephelerde DAİŞ’e karşı yaşamını yitirdi. Uluslararası toplumun ve insanların güvenliğini savundu. Efrîn çok barışçıl bir bölgedir. Nasıl oluyor da Türkiye Efrîn’in kendini tehdit ettiğine dair uluslararası toplumları ikna edip Efrîn’e saldırabiliyor. Hangi yalanla böyle bir adım attı?
Türkiye ne ile uluslararası kamuoyunun sessizliğini satın alabildi? 48 gündür Türkiye devleti El Kaide ve DAİŞ çetelerin desteği ile Efrîn’e saldırıyor. Her yeri bombaladılar. Köy, ilçe, kent, bağ, bahçe, tarla, ağaç, taş, hayvan, insan sivil ne varsa bombardımana tuttular. En yüksek ve modern teknoloji ile sardırıyorlar. Yasaklanmış silahları kullanıyorlar. Türkiye bu savaşta NATO tekniğini kullanıyor. NATO devletleri DAİŞ’e karşı savaşan koalisyona üye ülkelerdir. Yani QSD’yi desteklediler. Ancak bugün aynı silahlarla Türkiye’ye destek veriyorlar. Türkiye aynı silahlarla QSD ve QSD’nin ailelerini katlediyor. Bunu meşru gösterecek hiçbir sebep yoktur. Rusya oyunu oynadı. Türkiye savaş uçaklarına Efrîn hava sahasını açtı.
Türkiye ve Rusya tekrar DAİŞ’in canlanmasını ve nefes almasını sağladı. Suriye’de yeni bir savaş sürecinin önünü açtı. Efrîn’e yönelik savaş, QSD’nin DAİŞ’e yönelik başarısınnı boşa çıkartılmasına yönelik bir savaştır. Çünkü DAİŞ’in bitirilmesi ile Türkiye’nin de nefesi kesiliyordu. Türkiye’nin QSD, YPG, YPJ iradesine karşı tek gücü elindeki tekniğidir. Herkese Efrîn’de terörle mücadele ettiğini söyledi. Herkes alay edercesine güldü. Bu onların da hoşuna gitti.
Herkesi mültecilerle korkutup tehdit ediyor. Her zaman 3 milyon 500 bin mülteciyi beslediğini ve isterse kapıları açacağını söyleyip tehdit ediyor. Ancak doğrusu Türkiye’de bu kadar mülteci yoktur. Türkiye’de bulunan mülteciler ise ucuz iş gücü olarak Türkiye’nin ekonomisine büyük bir katkı sunuyorlar. Belki kamplarda bir grup mülteci yaşıyor. Ancak onların hepsini çete gruplarına karıştırmış durumda. Bu yüzden onları Efrîn’e yerleştireceğim diyor. 100 bin insanı Efrîn’e yerleştirmek için Efrîn’den 1 milyon insanı göçertecek. Bu da Türkiye’nin yalanı. Herkes biliyor ki, Efrîn yalnızca kendini teröristlerden korudu.
Türkiye bunun öcünü alıyor. Efrîn’i niye kabul etmiyor? Efrîn kendi kültürü ve kutsal toprağı için, demokrasi ve özgürlük için seferberlik içindeydi. Şimdi de direnişiyle bir kez daha insanlık için özgür ve onurlu yaşamın öncülüğünü yapıyor. Herkese nasıl yaşamalıyı öğretiyor. Türkiye çok kirli bir planın peşinde. Suriye’de güvenli ve huzurlu bir bölgenin olmasını kaldırmadı, buna tahammül edemedi. Bu yüzden Efrîn’e saldırdı ve burayı da kirli savaş alanı yaptı. Yalanlarıyla var olan hakikati çarpıtıyor, işgalcileri bu toprakların sahibiymiş gibi gösteriyor. Bütün dindarları da kendi yalanlarını kabul ettirmek için seferber etmişler.
Bütün iletişim araçlarını, güçlerini sağır ve dilsiz hale getirmişler. Kimilerini korkutarak, kimilerini kirli pazarlıklarla bu hale getirmiş. Türkiye bu saldırı ile bölgenin demografik yapısını değiştirmek istiyor. Bu yüzden de katliam yapıyor, çocukları öldürüyor, sivilleri hedef alıyor. Bu şekilde halkın bölgeyi terk etmesini, toprağını bırakmasını istiyor. Onların yerine de kendi çetelerini yerleştirmek istiyor. 48 gündür Efrîn’in semalarında uçaklar eksik olmadı. Efrîn halkı ilk dakikadan itibaren direniş ve zafere karar verdi. Özgürlük için büyük bedel veriyor. Ancak bir an bile kölelik ve boğun eğmeyi düşünmedi. Yurtseverlik ve direniş arasında büyük bir bağ kurdular. Çok bilinçli bir örgütlülükle kendi emeklerini yarattılar. Türkiye’nin bütün barbarca saldırı araç ve yöntemlerini kendi direniş mevzilerinde kırıyorlar. Bu direniş bütün sessiz kalan insanları ses çıkarmaya, tavır göstermeyenleri de bir tavır almaya yöneltecek bir direniştir. İnsanlığı utandıracak. Türk devletinin bu barbarlığı onun güçlü oluşundan kaynaklanmıyor. Kendi içinde büyük bir kırılmayı yaşıyor. Bu yüzden de özgür insandan çok korkuyor, demokrasiden korkuyor. Çünkü AKP devleti özgür insanla yaşamayı bilmiyor. İktidar hırsını tatmin etmek için yalnızca kendi karşısında korkan, titreyen insanla yaşamayı biliyor.
Kaynak: http://www.demokrasi73.com/2018/03/08/dunya-efrine-karsi-niye-sessiz/