”TESLİM, TESLİM OL!…
EVİ BOMBALAYACAĞIZ!…”
Bizim köyde kışlar çetin geçerdi. odun sobaları ile ısıtılan kerpiç odalar hem oturma hemde yatma yerimizdi, hele birde bir araya geldikmi usanırdı büyükler…
Hanım abla, “çocuklar, İnsaf pasda yapmış sizi çağırıyor” dediğinde, çamurda düşe kalka koşardık bizim eve, bizim evde bizden usanan Annem, bizi odadan çıkaracak, başından savacak bir şey bulamayınca; “ben üstümü değiştireceğim, de haydi çıkmayın” dediğinde, hep birlikde yüklenirdik tahda kapıya, dalardık çamur deryasına.. .
Gel zaman git zaman, bizimkiler hayvancılığı bıraktıkları için her iki evin o kocaman ahır ve samanlıkları bizim oyun alanımız olmuştu. Damda çelik/çomak, bilye, ahır ve samanlıkta saklambaç oynardık. Öğlen sonu saklambaç oynarken ya ahırda yada samanlıkta ebeye değilde jandarmaya sobelendiğimiz günler olurdu. Ondan sonra tadı kalmadı saklambacın…
Dedim ya çocuktuk, Deniz’lerin, Sinan’ların anıları ile büyüyorduk. Daha sorgu sırası bizlere gelmemişti. Genellikle şafak vakti basılır dı evlerimiz. Şekergil’in evleri her basıldığında genellikle evde olan kadın ve çocuklar dışarı çıkarılıp yapılan anoslardan sonra ev didik didik aranırdı.
Bu anoslarda bazen ürkekçe, bazen sert; ”Teslim,Teslim ol, evi bombalayacağız!…” diye, uzakdan bağırırlardı. Ancak ev halkından birisinin öncülüğünde eve girerlerdi. Baskından sonra evde varsa misafir veya yetişgin kimse, alıp götürülürdü. Eğer misafir akraba veya başka köyden bir tanıdık ise, yani TeslimTöre ile bir bağı olmadığı anlaşılır ise bırakılırdı ama, o bırakılan kişi bir daha ne Gölpınar’a gelir, nede o eve misafir olurdu…
Komşu köylerde Cuma alışverişi için sabah bizim köyden Akçadağ’a giderken, Teslim Töre’ lerin evinin önündeki yoldan geçerken durdurulan komşu köylülerimize; ”jandarmanın evini sardığı Töre’nin evini sorar, ‘Töre’nin evi hangisi’?…
Halbuki evin etrafını sarmışdır. Bizde adettir, sorulara ‘bilmiyorum’ denirdi. Böyle günlerde hiç yerine dayak yiyen komşu köylülerimiz vardı. İlerleyen yıllarda DEVRİM dalgası heryanı sarmış, THKO ile birlikte Teslim Töre efsanesi dilden dile, kulaktan kulağa yayılmıştı…
Devletin elinde -tariflerin dışında- gerçek resimleri yoktu. Akşam karanlığında yoldan geçen Her uzun boylu, ‘Töre’ diye ihbar edilir oldu. Öyle ki, biz büyüdük sıra bize gelmişdi, Birgün annem polislere çıkışıp; ”babam bizden ne istiyorsunuz? Biz bu çocukları TeslimTöre’den sonra doğurduk, bunlar tanımazlar bile…” diye sitem etmişti…
Nurhak katliamında yoldaşlarını kaybeden TeslimTöre, Adıyaman, Maraş, Antep, Tokat illerinde örgütlenme çalışmalarını sürdürürken, kimisi onun Antep’li olduğunu, kimisi Adıyaman’lı olduğunu sanıyordu. Öyle ki, çok geniş olan Ailesinin çoğunluğu İstanbula taşınmışlardı, Şükrü aktif çalışıyordu…
Bir defasında, ‘yöneliş gençlik dergisi’nde çalışan genç bir kız yoldaşımız, bir gazete haberinden dolayı, ‘Töre Antep’li diye ısrar edince, biz de saf, bilmiyor ayaklarına yatıp, iddiaya girmiştik yemeğine… Aradan zaman geçti, Şükrü gazetelerde manşetlere çıktı, Töre’nin çizme, bulanık bir resmi ile. Bizimle iddiaya giren yoldaş; ”anamm hemde oğlu ile” diye şaşırmıştı.
Bir defasında, Avrupa da yayın yapan radyo programında sunucu; ”idolünüz kim?” diye sorunca, Töre: ”Mahir Çayan” demişti. Sunucu hiç beklememiş olacakki; ”Niye Lenin, Fidel, Che değilde, Mahir?” diye sorunca, Töre; ”Bu saydığınız liderlerin hepsine saygım var. Hepsi önemli katkılar yapmış liderlerdir. Lenin parti kurmuş, bende kurdum. Fidel ve Che gerilla Mücadelesi vermiş, bende verdim. Oysa Mahir başka bir şey yaptı; kendisine rakip olan bir örgütün liderini kurtarmak için eylem yaptı. Hem kendisini, hemde örgütünü feda etti…” demişti….
TİP Akçadağ ilçe örgütünde mücadeleye başlayan Teslim Töre, THKO, THKO-MB/emeğin birliği, TKEP Genel Sekreteri olarak; Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu da hatırı sayılır bir çaba ile, ilmek ilmek ördü sosyalizm düşünü…
İstanbul da TKEP operasyonunda yakalandığında; “Efsane terörist yakalandı!” diye, haber olmuştu…
Bir yoldaşımız NEWROZ dergisinde, ”pratisyenlikten Teorisyenliğe” diye tarif etmişti… Yoldaşımızın her döneminin kavgada, yaşamının her anını mücadele alanında, zamanının önemli bölümünü Örgütlenmede ve örgüt teorisi oluşturmada geçirdiğini bilen bizim Diyarbakır’lı ananın dediği gibi; ‘yerin altındaki yaşamı da, üstündeki yaşamı da bilen , sosyalizmin emektarı koca çınarımız Teslim Töre’ye saygılarımla…
Hüseyin Alataş /19.11.2019