Pazar , 22 Aralık 2024
Home / Dünya / HALEPÇE KATLİAMINI UNUTMADIK!

HALEPÇE KATLİAMINI UNUTMADIK!

HALEPÇE KATLİAMINI UNUTMADIK!

Bugün 16. Mart 1988’deki Halepçe Katliamı’nın yıldönümü.
Tarih bugünü kara bir leke olarak tarihe kayıt etti. Bu katliamın üzerinden tam bugün 33 yıl geçti.
Faşist Saddam Hüseyin rejimi Kürt’lerinin ulusal demokratik mücadelesinin güney Kürdistan’da bastırmak için çok yönlü bir stratejik imha konseptinin hazırlığını 1980 yılında İran-Irak Savaşı ile hazırladı. Bu süreçte Kürt halkının ulusal demokratik hak taleplerinin faşist Saddam Hüseyin rejimine dayatmakla kalmadığı gibi mücadele kendisini Bağdat kapılarına kadar dayanmıştı.
Peşmerge güçlerinin direnişi ve İran savaşı faşist Saddam rejimine bir çok savaş cephesinin kayba uğratmıştı. 1988 yılının Mart ayına gelindiğinde bu şavaş iki komşu ülkeyi ekonomik olarak tükenme noktasına getirmişti. İran, uluslararası ambargolara rağmen savaşı bırakmamış, sekiz yıllık muharebelerde birçok gencini cephelerde kaybetmişti. Askeri harcamalar nedeniyle borç batağında olan Irak ise, başta ABD emperyalizmi ve Batı emperyalist ülkelerden aldığı destekle, bu yıpratıcı savaşı sürdürüyordu.
Güneyde Fav Yarımadasındaki uzun ve kanlı çatışmalardan kimse zaferle çıkamayınca, baharda karların erimesiyle birlikte kuzey cephesi hareketlenmeye başladı. Irak’ın Süleymaniye kentine bağlı sınır kasabası Halepçe, İran ordusunun bölgeye giriş kapısıydı. Bu stratejik noktanın kontrolü için kıyasıya bir mücadele vardı.
Dönemin Irak Cumhurbaşkanı faşist Saddam Hüseyin, bölgedeki peşmerge gruplarının bu alanda gözde diken olarak görüyordu; bu dikenin gözden temizlenmesi gerekmektedir, diyordu.
Bu süreçte İran ordusunun bu alanda ilerleyişini durdurmak için, Irak Ordusu Kuzey Cephesi Komutanı Ali Hasan El Mecit El Tikriti’ye kimyasal silah kullanması talimatını verdi. Tikriti, Halepçe Katliamı ve kimyasal silah kullandığı diğer cepheler nedeniyle, Irak halkı tarafından “Kimyasal Ali” olarak anılacaktı.
16 Mart 1988 günü Irak savaş jetleri 40 bin nüfuslu Halepçe ilçesini kimyasal başlıklı bombalarla vurmaya başladı. Tam beş saat boyunca zehirli gaz bombaları yağdırdı. Kente düşen bombaların içindeki “elma kokulu” gazların birkaç dakika içerisinde kente yayılmaya başladı. Halepçe’nin üzerine ölüm sessizliği çökmüştü. Kasabadan ne insan, ne araba, ne kuş, ne de böcek sesi geliyordu. Kimyasal silah nedeniyle ağaçların üzerindeki ilk tomurcuklar bile solmuştu.
Çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşan yüzlerce sivil, kimyasal silahın etkisiyle oldukları yere yığılıp kalmıştı.
Halepçe’ye zehirli gaz saldırısı, İran-Irak Savaşı esnasında Saddam Hüseyin’in, 1986-1988’de Irak’ın kuzeyinde Kürtlere karşı düzenlettiği El-Enfal Harekât isyanı bastırma operasyonunun bir parçasıydı. Enfal Soykırım sürecinde 182 bin Kürt katledildi, 4500 köy ve 30 ilçe yerle bir edilmiştir.
Kanlı Cuma olarak da bilinen bu zehirli gaz saldırısı Kürt halkına yapılmış bir soykırım olarak tarihe geçti.
Bu saldırıda 5 bin kişi öldürüldü ve 10 bin sivil yaralandı. Saldırıdan sonra komplikasyonlar, çeşitli hastalıklar meydana geldi ve yapılan doğumlar sağlıklı neticelenemedi. Bu saldırı o bölgelerde Kürt halkına, sivil nüfusa karşı yapılmış en büyük kimyasal saldırı olarak tarihe geçti. Irak Yüksek Ceza Mahkemesi 1 Mart 2010 tarihinde soykırım eylemi olarak Halepçe katliamını tanıdı ve karar Kürdistan Bölgesel Hükümeti tarafından memnuniyetle karşılandı. Saldırı bazı ülkelerde parlamentolar tarafından insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak tanımlanıp, kınandı.
Ancak faşist Saddam Hüseyin’inin 2003 yılında saltanatı yerle bir edildi. Halepçe davasıdan hüküm giymeden, Şii Duceyl kasabası davasından çıkan kararla 30 Aralık 2006 tarihinde asılarak idam edildi. ‘Kimyasal Ali’ lakaplı Mecit ise, Halepçe ve diğer bölgelerde insanlığa karşı suç işlemek ve soykırım suçlarından idama mahkum edilerek, 25 Ocak 2010 tarihinde infaz edildi. Tarih bir kez daha insanlığa şunu gösterdi ki; zalimlerin zalimliği yanlarında kâr kalmayacaktır; er yada geç hesap vereceklerdir.
Kürt halkı ülkesini işgal altında tutan bütün işgalici ve ilhakçı devletler tarafından sayısızca bu türden katliam ve zulümlere uğradı, uğruyor. Maruz kaldığı diğer bütün katliam ve sürgünler Kürt halkının özgürlük talepli mücadelesini bastırmaya, Kürt halkını imha etmeye yetmedi, yetmeyecektir. Kürt halkı her seferinde yaralarını sararak yeniden ayağa kalktı ve mücadelesini daha da yükselterek sürdürdü.
Demokratik Güçbirliği bileşenleri olarak, Kürt halkının bu haklı ve meşruh mücadelesinin yanında olmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle, Halepçe, El- Enfal katliamını bir kez daha kınıyoruz ve yaşamı yitirenleri saygıyla anıyoruz.
⁃ Kahrolsun Faşist Diktatörlük !
⁃ Yaşasın halkların birleşik mücadelesi

AVRUPA DEMOKRTAİK GÜÇBİRLİĞİ

Diğer Başlıklar

DEVRİMCİ KİŞİLİK SORUNLARI (5) Hamit BALDEMİR

DEVRİMCİ KİŞİLİK SORUNLARI (5) Hamit BALDEMİR Kürdistan Bağımsız olmadan Demokratik Türkiye Mümkün Değildir Bizim ülkemiz …

DEVRİMCİ KİŞİLİK SORUNLARI! Hamit BALDEMİR

DEVRİMCİ KİŞİLİK SORUNLARI (4) Dünya devrimci hareketin ve reel sosyalizmin deneyimi gösteriyor ki, böyle kısa …

DEVRİMCİ KİŞİLİK SORUNLARI (3)

DEVRİMCİ KİŞİLİK SORUNLARI (3) Proletaryanın Devrimciliği ve Komünist Parti Koşulu Proletaryanın, toplumsal üretimdeki yer ve …

DEVRİMCİ KİŞİLİK SORUNLARI (2)

DEVRİMCİ KİŞİLİK SORUNLARI (2) İlk insanın üretim faaliyeti.İlkel dönemin üretim araçlarının gelişimi ile somutluk kazanan …