//Kürtler ölecek; barış, özgürlük ve mutluluk gelecek//
Yüzleştikçe kendinden kaçan, kaçtıkça; sosyal, ekonomik, politik ve kültürel yıkımlardan kurtulamayan her zamanki Türkiye gerçeğini yaşayamaya devam ediyoruz.
Cumhuriyet dönemi ve çok öncesinden beri, devletin ve milliyetçi kesimlerin her zaman karşı karşıya olduğu Kürt sorunu büyüyor.
Sözün aslını söylemek gerekirse; Kürt sorunu çoktan sorun olmaktan çıkıp, ölümlerin ve katliamların canlı tutulan eylemi olmuştur. Çünkü Kürtlerin varlığı yalnızca ölümler, katliamlar ve sürgünlerle izah edilebilir.
Tarih ve bugün, bu gerçekten başka somut veriler sunmuyor bize.
Uygarlığın varoluş kaynağı olan savaşların devamı ve bu sürekliliğin özellikle Kürtler üzerinde kalıcılaşması, dünyanın her yerinde yaşayan insanların vicdanında ve hafızasında hep taze kalan bir insanlık dramını diri tutmaya devam ediyor.
İnsanlığın hâlâ kanayan yarası olan Kürt varlığının inkârı ve imhası, emperyalist güçlerin ve emperyal güçlerin maşası olan Erdoğan iktidarının son yirmi yıldan fazladır ayrıcalıklı hedefinde. Bu amaçla; Kürdün ölümüyle gelecek olan; barış, özgürlük ve mutluluk düşleri, Türkiye milliyetçilerinin ise en kutsal inancı.
Kürdün imhası artık öyle bir hâle gelmiş ki; namaz kılan birçok insan, huzur adına dualar ederken; “Allah’ım bizi, bizden olmayanlardan koru” söylemiyle, isteğini ilahi bir arzu mertebesine yüceltmiş durumda. Bu gerçeği, toplumsal yaşamda, cuma namazlarında okunan hutbelerde görmek ve duymak oldukça sıradanlaşmış bir hakikat.
Bazılarımız bu gerçeğe “bizden olmayan” vurgusuyla karşı tepki verebilirler. Fakat, bu tepki istenildiği kadar, ” bizden olmayan”dan kastın Kürtler olmadığı yönünde eleştiriler olsa da; şimdiye kadar, Türkiye’de her türlü zûlme maruz kalanların Kürtler olduğu gerçeğini çürütemez.
Kürtçe bir türkü söyleyenin dahi vurulduğu bir ülkede, bu gerçeği yok saymak nasıl mümkün olabilir?
Kürtlerin nefes aldığı her yerde ölüm kokusunun olmaması tarihin hiçbir döneminde zuhur etmemiştir?
Bu ölüm kokusu, Türk faşizminin o kadar sevdiği bir koku ki; Türkiye sınırları dışında yaşayan Kürtleri dahi tüm duyusal yönden hedef almış durumda.
Dün yaşadığımız acı bir Kürt gerçeği bu hakikati yine gözler önüne serdi. AKP-MHP faşizmi tarafından, Kobane’deki Suriye askeri noktasının vurulması sonucu ölenler ve yaralananlar, yine insan sevgisi ( Kürt sevgisi ) ni yüreğinde taşıyanların vicdanını sızlattı.
Bu saldırıda oniki yaşındaki bir çocuğun fotoğraftaki ölüm karesi, anlatılamayacak derecede olan her zamanki Türk faşist vahşetinin resmi.
Kürtlerin acısı devam ediyor. Kürtler ölüyor, Kürtler katlediliyor. Türk milliyetçileri ve faşist iktidar, Kürtler öldürdükçe, Türkiye halkına, bir halkın ölümü üzerinden; barış, mutluluk ve özgürlük vadediyor.
(17.08.2022)
Heybet AKDOĞAN
Kaynak: Heybet Akdoğan’nın Fecabook sayfasından alınmıştır.