DEVRİMCİ KİŞİLİK SORUNLARI (9) Hamit BALDEMİR
Bir devrimci böyle bir kişiliği kendinde içselleştirmek zorundadır. Çünkü kurmak istediği düzen ve temsil ettiği düşünce bunu gerekli kılıyor. Devrim yapmak dünyanın en zor ve aynı zamanda en gerekli ve en anlamlı işidir. Tabi bu zor olanı başarmayı önüne görev olarak koyan kişi bu zor olanı zor olanı bilerek, bunu bir tarihsel ve insanlık görev olarak kabul etmiştir. Bu nedenle, bir devrimci gerçek anlamda bir devrimci birey olmayı başarmak zorundadır; görevlerinin gereklerine uygun kendini hazırlamak ve değiştirmek; sürekli yenilemek durumundadır. Bilimin ve teknolojik gelişmelere ayak uydurmak, bilimin gelişmesine göre kendini yeniden ve yeniden üretmek gerekliliği ile karşı karşıyadır.
“Devrimin yolu sarptır, engebelidir, dikenlidir, zikzaklıdır ve iki yani uçurumdur”. Bu devrimci mücadelenin çetinliğini basit ve kısa anlatımıdır. Üstelik günümüz komünistlerin daha önceki dönemlere göre işleri daha karışık ve zordur diye düşünüyorum. Nesnel tarihsel ve toplumsal koşullar devrimcilere sadece kuracağı düzenin ham maddesini vermiş. Devrimciler onu işleyip biçimlendirecektir. Bunu nasıl yapacağı düşünce ve sosyal güçlerine sahiptir. Kuracağı sistemin ekonomik ilişkileri, yıkılacak sistemde olmadığına göre; düşünce sistemine uygun projelerini pratikte üreterek gerçekleştirecektir. Gelişen ekonomik güçlerle doruğa ulaşmış toplumsal üretimin üleşimini de toplumsallaştıracaktır. Üretim araçların bireysel mülkiyetini toplumsal mülkiyete dönüştürerek ilk tarihsel eylemle komünist toplumun ilk evresine giriş yapılacaktır. Elbette belli bir tarihsel süeci kapsar. Bu güçlü bir örgütlenmede ve devrimci disiplinden geçer. İktidarı almak veya devrim yapmak devrimi korumaktan daha kolaydır. Zor olan devrimle başlayacaktır. İşte devrimci birey, bu zoru başaracak ve ona uygun kendi hazırlamış kişidir.
Sosyalist düşünce / komünizmin tarih insanlık tarihine özdeştir. İsim ve kimi biçim farklılıkları dışında. Marksist sosyalizm veya bilimsel sosyalizmin tarihi 19. yüz yılın ikinci yarısında başlar. Bilimsel sosyalizmden önce, ütopikler, anarko-sendikalistler, anarşistler vardır. Hatta 19. yüz yılda ve 20. yüzyıla gelene dek Marksizm önceci sosyalist akımlar, Marksist sosyalizmcilerden daha güçlü ve kitleseldiler. Marx hem kapitalizmin eleştirisinden ve hem de diğer sosyalizm akımların eleştirisinden bilimsel sosyalizme varıyor. Bu bağlamda sosyalizmi Marksizmle başlatmak sosyalizmi daraltır. Bilimselliği temel alarak tüm sosyalist akımları anlama ve bilmekte yarar vardır. Marx, dönemin koşullarına uygun politik ve sosyal saptamalarda bulunmuştur. Günümüzde Marx`ın kimi saptamaları yeni tarihsel sürece yanıt vermeyebilir. Marksizm somut koşulların somut tahlildir. Onu bilimsel yapanda budur. Onun diyalektik ve tarihsel materyalizmidir. Yoksa sadece dönemin politik saptamaları değildir. Marksizm’i daraltmadan, onu Avrupa sınırlarında dondurmadan doğu toplumlara da yaratıcı bir tarzda uygulamakta yarar vardır. Bunu ilk Lenin ve Mao yapmıştır. Sosyalizmi yaratıcı bir tarzda kendi ülkelerinin koşullarında yeniden üretmişlerdir ve uygulamışlardır.
Her toplum kendi bağrında bir sonraki toplumun nesnel koşullarını kendisine rağmen üretir. Kapitalizm sosyalizmin nesnel koşullarını yaratmıştır. Veya karşıtını. Kendi karşıtı olan başta işçi sınıfı olmak üzere tüm ezilen sınıf ve tabakalardır. Hatta ezilen uluslardır da. Bu egemen sömürücü sınıf, sömürgeci, emperyalizm karşıtları; sınıf ve ulusal mücadele içinde kendi kültür ve kişiliğini üretir. Egemenlere karşıt bir kişilik yaratır. Bu karşı devrimci kişiliğe sürekli bir mücadele devrimci kesimler kendi devrimci kişiliğini güçlendirerek hem alternatif sistemi ve hem de alternatif bireyi yaratır. Başta işçi sınıfı olmak üzere, tüm devrimci sınıf ve ezilen / sömürge uluslara devrimci bilinci dışardan aydınlar / komünistler götürür. Ancak bu düşünce kitlelere mal oldukça, onlar tarafında özümlendiğinde maddi bir güç olur. Çünkü devrimci düşünce veya ideolojiyle ilk buluşanlar aydın ve komünistlerdir. Bunlar bilimle daha içli dışlılar. Halk yığınlarının böyle bir olanakları yoktur. Dolaysıyla bu kaçınılmaz oluyor. Ezilen kesimle özdeş olan komünistler önderlik yapar. Hem kitlelere bilinç taşır ve hem de örgütler.
Bu zorlu ve uzun soluklu kavgada cesaret, inanç ( bilimsel olarak tutuğun yolun doğruluğu ve haklılığı anlamında), bilinç, kararlılık, özveri ve alçak gönüllülüğün diyalektik bileşimin, bütünlüğünün somutlaşması birey ve örgütte gerçekleşmeden başarıya ulaşmak zordur. Başarıya ulaşsa bile bir çok sorun ve olumsuzluğu bağrında taşır. Devrimin özüne uygun ilerlemesini sekteye uğratır. Bütün bunlar bireyin kendine olan güvenini ve inisiyatifini geliştirir / güçlendirir. Güçlü bireylerden oluşan bir önder örgütte güçlü olur ve başarı şansı artar. Bu nitelikleri kişiliğinde toplayan birey örnek devrimci bireydir. Bunlardan herhangi birinin eksikliği, yetersizliği bireyde çeşitli çarpıklıkların ve olumsuz davranışların dışa vurumuna neden olur. Bu bazen çok sinsi ve kendince en uygun koşullarda kendini duyumsatır. Bazen bireyin davranışlarının tümüne yayılarak sinsice kişiliği etkiler ve olumsuzluklara kaynaklık eder. Ama er ya da geç, bu yetersizlik çıplak olarak kendini dayattır. Tabi bunu kendine en uygun zaman ve mekanda gösterir.
Bu bazen yenilgi anında veya bir olay sonrasında; bazen bir atılımın / yeni bir sürecin başlangıcında ya da zorlu ve önemli bir pratikte kendini konuşturur. Aslında devrimci olmak kadar zor olan bir başka olgu: devrimci olanı devam ettirmek, onu geliştirmek ve sürekli kılmak da çok yönlü bir mücadeleyi sürekli kılmaktır. Hele zor koşullarda zor ve onurlu bir eylem yoktur. En çok zor koşullarda yetmezlikler, zaaflar, eksiklikler ve geri toplumsal unsurlar zayıf bireyi etkiler. Mücadelede bireyin tökezlenmesine sebep olur. O zaman devrimci birey daha güçlü bir direniş, tabiri caizse insan üstü bir çaba ile bu engeli aşar. Bunu ancak güçlü bireyler yapabilir. Zayıflar tökezlenir ve saf dışı kalır. Kemal Pir`in sık sık dilendirdiği gibi “önemli olan zoru başarmaktır. Kolayı herkes başarır”. Devrimciler zorunu başarandır. İşte bütün mesele bu. (Devam edecek)